14. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde film gösterimi sonrası söyleşilerde sinemanın ve filmlerde ele alınan konularla adaletin, panellerde yapay zekâ ve gazeteciliğin konuşulduğu dopdolu bir gün daha geride kaldı.
Festivalin yarışma filmlerinden Hayaletler / Ghost Trail yönetmen Jonathan Millet’nin katılımıyla izleyiciyle buluştu. Millet, Cannes Film Festivali Altın Kamera adayı olan ve Eleştirmenlerin Haftası’nın açılışını yapan, Suriye’deki savaşa yol açan baskı rejiminin mağdurlarından birinin adaleti sağlama çabasına odaklanan, gerçek olaylara dayanan filmine dair “Bir belgeselci olarak bu filmde gördüğünüz bütün travmaları yaşayan birçok insanla görüşüyordum. Yalnız bu görüşmelerden üç yıl sonra fark ettim ki belgesel çekmem pek mümkün olmayacak. Çünkü görüştüğüm tüm insanlar bana en derin travmalarını, yaralarını ve acılarını anlatıyorlardı. Böyle olunca bu filmin hikâyesi ortaya çıktı ve kurmaca yapmaya karar verdim. Aynı zamanda Halep’te uzun süre bulundum ve orayı çok sevdim. Şehrin yıkılışına da tanık olduğum için belki de oraya olan borcumu bu filmle ödemek istedim,” dedi.
Festivalin bir diğer yarışma filmi Türker Süer imzalı Gecenin Kıyısı festival kapsamındaki ikinci gösterimiyle Kadıköy Sineması’nda izleyiciyle buluştu. Film sonrasında yönetmen Türker Süer ve ekibin katılımıyla filme dair merak edilenler konuşuldu.
VisionIST kapsamında İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü Enerji Müzesi Kontrol Odası’nda düzenlenen Yapay Adalet: Nesnellik mi, Çelişki mi? adlı panel Prof. Dr. Adem Sözüer’in konuşmasıyla başladı. Bilişim uzmanı, mühendis, iş insanı ve yazar Füsun Sarp Nebil moderatörlüğünde, Yapay Zekâ ve ceza hukuku alanında çalışma yürüten kriminolog, akademisyen Dr. Buket Abanoz Öztürk ve İTÜ Yapay Zekâ ve Veri Bilimi ve Uygulamaları Araştırma Merkezi yönetim kurulu üyesi Prof. Altan Çakır, festivalde gösterilen Yapay Adalet / Artificial Justice filminden hareketle Yapay Zekâ’nın adalet sisteminde nasıl bir etki yaratacağı tartışıldı. Yapay Zekâ’nın hukuk alanında kullanımının bazı avantajları olabileceği, doğru veri ve hedeflerle beslendiğinde ciddi bir arşiv taramasını çok kısa sürede yapabileceği ancak şu anda insanın yaptığı bu işlerin de yapay zekâ tarafından ya da hangi verilerle beslendiğinin açıklanmadığı şirketler ve kurumlar tarafından yapıldığı senaryolarda cezai sorumluluğun kimde olacağı sorusuna ulaşıldı. Yapay Zekâ’nın giderek geliştiği ve bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz robotların çok da uzak bir gelecekte olmadığı belirtilirken, yapay zekâya bakışın salt korkutucu ya da salt iyi olması yerine dengeli bir yerde tutulması gerektiği söylendi. Algoritmaların tek karar verici olduğu noktada, silahların eşitliği gibi bu durumun da Akademik Programın teması olan adil yargılanma hakkının korunmadığı bir sisteme doğru gitme riski taşıdığı söylendi.
VisionIST kapsamındaki diğer panel ise 4. Kuvvet Direniyor oldu. Medya, sinema ve hukuk ilişkisini özgürlük kavramı çerçevesinde irdeleyen 4. Kuvvet Direniyor başlıklı panel gazeteci – yazar ve senarist Zehra Çelenk moderatörlüğünde avukat-gazeteci Fikret İlkiz, Basın Konseyi Başkanı ve gazeteci Pınar Türenç’in katılımıyla gerçekleşti. Panelde geçmişten bugüne basın ve ifade özgürlüğünün geldiği noktadan, gerçekten habercilik yapmak için ihtiyaç duyulan cesaret ve beraberlik duygusunun öneminden, basının tüm dünyada baskı altında olduğundan örneklerle bahsedildi. Bağımsız medyanın azlığının altı çizilirken, geçmişten yakın tarihe sinemada uygulanan sansür örneklerine de değinildi. İfade özgürlüğünün İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde bahsedildiği halinden çok uzakta olduğu, antikaya dönüştüğü, otoriter rejimlerle nefes alma kanallarının kapandığı söylendi. Her iki panel de önümüzdeki günlerde festivalin youtube hesabından yayınlanacak.
Günün bir diğer gösterim sonrası söyleşisi gerçekleşen filmi, Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yapan Antika / The Antique oldu. Türkiye prömiyerini festivalde yapan filmin yönetmeni aynı zamanda Altın Terazi Uluslararası Uzun Metraj Yarışma jürisi olan Rusudan Glurjidze izleyicilerle buluştu. Glurjidze, “Aslında çok yeni bir film, sadece dört ya da beş festivalde izleyiciyle buluştu. Filmin benim ülkemle ve halkımla alakalı politik bir arka planı var ama tamamıyla politik bir film yapmak istemedim. O zaman bir propaganda filmi olurdu. İnsanlarla, insan hikâyeleriyle, ilişkileriyle, değerleriyle, gençlerle ilgili bir film. Tarihten de gündemden de saklanan ve konuşulmayan 2006 yılında Rusya’daki Gürcülerin bir anda yasal bir çerçeve altında, bir emirle evlerinden, memleketlerinden sınır dışı edinmelerini konu alıyor,” dedi.
Vuk Ršumović, festivalde Türkiye prömiyerini yapan Tanrıların Arasında / Dwelling Among the Gods filminin gösteriminden sonra izleyicilerin sorularını yantıladı. Venedik Eleştirmenler Haftası ödüllü ilk uzun metrajlı filmi No One’s Child ile tanınan Vuk Ršumović, yeni filminde Taliban rejiminden kaçıp göçmen olarak Avrupa’ya gitmek isterken Sırbistan’da sıkışan Ferişte’yi ve ailesini merkezine alıyor. Filminin 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü’nde gösterilmesinin kendisi için ayrıca önemli olduğunu söyleyen Ršumović, “Bu film gerçek bir hikâyeye dayanıyor, filmde çevirmen olarak izlediğiniz kişi anlattı bunu bana, senaryoyu da o yazdı. Anlatır anlatmaz çekmek istedim. Bu filmde Yunan tragedyasına konu olan Antigone mitinin benzerliğini buldum. Antigone de kardeşini gömmek için pek çok şeyi göz alıyordu. Filmin başrol oyuncusu Ferişte’ye de bunun modern Antigone olduğunu söyledim. Ben bir şekilde hiç tanımadığım karakterler ve insanlar hakkında film yapmak istiyorum, bu benim için de bir yolculuk oluyor ve başka kültürler hakkında birçok şey öğreniyorum. Bu da bir tür mücadele aslında. Hikâyeleri olduğu gibi, gerektiği gibi, en otantik biçimiyle anlatmaya çalışıyorum. Afganistan’dan birileri bu filmi izlediği zaman kendileri hakkında olduğunu anlasın istedim. Sırbistan’dan birisi kendisi hakkında yapmış demesinler. Ferişte en başından filme dahil olmuştu. Kendi hikâyesini cömertçe paylaştı bizimle, filme katkıda bulundu. Onun kardeşi de tıpkı filmdeki karakter gibi İran’ı terk edip, Sırbistan’dan geçerek Avrupa’ya gitmiş. Film için çok araştırma yaptık. Mesela filmde gördüğünüz STK görevlisi, psikiyatrist, onların hepsi gerçek kişiler. Onlarla çok vakit geçirdik ve bir noktada oyuncularla da tanıştırdım. Sonra birlikte provalar aldık. Epey doğaçlama yaptık,” dedi.
Festivalde Bugün
Altın Terazi Uluslararası Kısa Metraj Film Yarışma heyecanı bugün başlıyor. İBB Beyoğlu Sineması’nda 14.00 seansında Nikola Ilić’in dünya prömiyerini Visions du Réel Film Festivali’nde yapan belgeseli Çıkışlar Tımarhaneden / Exit Through the Cuckoo’s Nest, Elnaz Ghaderpour ve Reza Gamini’nin yönettikleri İran yapımı İbrahim / Abraham, Tanmay Chowdhary’in imzasını taşıyan Leela, Francisco Rodriguez Teare’nin yönettiği Ekimde Gün Ortası / October Noon ve Cansu Baydar’ın dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nin Orizzonti bölümünde yapan ve Antalya’dan En İyi Kısa Film Ödülü alan filmi Neredeyse Kesinlikle Yanlış beyazperdede olacak. İbrahim ve Neredeyse Kesinlikle Yanlış filmlerinin gösterimine yönetmenleri de katılacak. 16.30 seansında ise 2024 Cannes Film Festivali’nin kısa film yarışmasında gösterilen André Hayato Saito imzalı Amarela, Yakup Tekintangaç’ın yönettiği ve dünya prömiyerini prestijli Oberhausen Film Festivali’nde yapan kurmaca kısa film Morî, Masoud Bahmani’nin yönettiği animasyon belgesel Saklanacak Bir Şey Yok / Nothing To Hide, Itxaso Díaz’ın yönettiği Tutsak Kadınlar / Captive Women ve Atakan Yılmaz’ın yönettiği Merhaba Anne, Benim, Lou Lou gösterilecek. Yakup Tekintangaç ve Atakan Yılmaz filmlerine dair merak edilenleri yanıtlamak üzere salonda olacak.
CineWAM Nişantaşı City’s’de 14.00 seansında Julie Navarro imzalı Sadece Birkaç Gün / Just A Couple Of Days gösterilecek. Navarro’nun ırkçılığın vahametini vurgulamak için gelişen olayları romantik komedi gibi yorumladığı filmde Fransa’nın uluslararası alanda en başarılı oyuncularından biri olan Camille Cottin bir insan hakları savunucusunu canlandırıyor. Pingyao FF’de En İyi Yönetmen Roberto Rossellini Ödülü kazanan, Cannes Film Festivali’nde Jüri Ödülü’ne layık görülen Boris Lojkine imzalı Süleyman’ın Hikâyesi / The Story of Souleyman saat 16.30’da gösterilecek. İltica talebinin kabul edilmesini bekleyen Gineli kurye Süleyman ile göçmenliğe çarpıcı bir bakış sunan filmde Süleyman karakterine kendisi de göçmen olan Abou Sangare hayat veriyor. Sangare performansıyla Cannes Film Festivali Belirli Bir Bakış bölümünde En İyi Erkek Oyuncu ödülü kazandı. Lotfi Achour’un Locarno Film Festivali Bugünün Sinemacıları bölümünde dünya prömiyerini yapan ve Vancouver FF’de İzleyici Ödülü kazanan filmi Kırmızı Çocuklar / Red Path 19.00’da gösterilecek. Terörizm ve terörizmle yetersiz mücadelenin sonuçlarına odaklanan çok katmanlı film, Türkiye’de festival kapsamında prömiyerini yapacak. Yönetmen Lotfi Achour, film sonrasında salonda izleyicilerin sorularını yanıtlayacak. Saraybosna Film Festivali’nde dünya prömiyerini, USCFF’de Türkiye prömiyerini yapan Vuk Ršumović, Tanrıların Arasında / Dwelling Among the Gods filminin 21.30’daki ikinci gösterimiyle bir kez daha izleyiciyle buluşacak.
Etkileyici hikâye anlatıcılığını ilgi çekici karakter odaklı belgeselleriyle birleştiren yönetmen Ramona S. Diaz’ın prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yapan yeni filmi İşte Böyle Başlıyor / And So It Begins 14.00’da Kadıköy Sineması’nda izleyiciyle buluşacak. Filipinler’deki demokrasi mücadelesinden çok boyutlu bir kesit sunan film, Filipinler’in bu yılki Oscar adayı. Suriye’deki savaşa yol açan baskı rejiminin mağdurlarından birinin adaleti sağlama çabasına odaklanan Hayaletler / Ghost Trail yönetmen Jonathan Millet’nin katılımıyla 16.30 seansında beyazperdede olacak. Dünya prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali’nde En İyi Belgesel’e verilen Altın Göz’ü kazanan Nada Riyadh ve Ayman El Amir‘in yönettiği Hayallerin Eşiği / The Brink Of Dreams, Türkiye prömiyerini yaptığı festival kapsamında ikinci kez saat 19.00’da izleyiciyle buluşacak. Filmografisini ülkesi Kamboçya’da Kızıl Kmerler’in yaptığı soykırımı, sinema dilinin sunduğu yaratıcı olanaklardan yararlanarak anlatmaya adayan, usta yönetmen Rithy Panh’ın imzası taşıyan, Cannes Film Festivali’nde prömiyerini yapan, TRT ortak yapımı Pol Pot İle Buluşma / Meeting With Pol Pot 21.30’da günün son filmi olarak izleyiciyle buluşacak. Kamboçya’nın Oscar adayı olan Pol Pot İle Buluşma / Meeting With Pol Pot’ta Fransız yıldızlar Irene Jacob ve Gregoire Colin rol alıyor.
Festivalde Yarın – 27 Kasım
27 Kasım’da CineWAM Nişantaşı City’s’de saat 14.00 senasında Yapay Zekâ bölümü filmlerinden Hans Block ve Moritz Riesewieck’in imzasını taşıyan Ebediyen Sen / Eternal You adlı belgesel gösterilecek. Türkiye’de ilk kez festival kapsamında gösterilen, Sundance Film Festivali’nden başlayarak bütün önemli belgesel festivallerinde gösterilen Ebediyen Sen, Yapay Zekâ’nın ölmüş insanların sanal klonlarını yaratması konusunu ele alıyor. Klasikler bölümünün kaçırılmayacak filmlerinden José Giovanni’nin yönettiği Şehirde İki Adam / Deux Hommes Dans La Ville 16.30’da beyazperdede olacak. Geçen yaz kaybettiğimiz Alain Delon ve Fransız sinemasının usta oyuncusu Jean Gabin’in başrolleri paylaştığı, polis soruşturmasından, mahkemelerden, infaz kurumlarına kadar adalet sisteminin içinde geçen ve birçok tartışma açan film, Fransa’da hala giyotinin kullanıldığı bir dönemde idam cezası karşıtlığıyla öne çıkmıştı. Elina Psykou imzasını taşıyan Selanik, Prizren ve Kopenhag film festivallerinde ödüller kazanan hibrit belgesel Boşluktaki Bedenler / Stray Bodies, 19.00 seansında izleyiciyle buluşacak. Festivalin uzun metraj yarışmasında yer alan film, AB üyesi devletlerin kürtaj, tüp bebek ve ötanazi yasalarındaki tutarsızlıklar nedeniyle bir ülkeden diğerine giden kadınları takip ediyor. Türkiye prömiyerini festivalde yapacak Michael Krummenacher imzalı Hain / The Traitor 21.30 seansında filmin yapımcısı Ivan Madeo’nun katılımıyla izleyiciyle buluşacak. Film, İkinci Dünya Savaşı sırasında prensipte tarafsız olan İsviçre’nin tarihinden az bilinen bir kesiti, idam edilen ilk İsviçre vatandaşı Ernst Schrämli’nin gerçek yaşam öyküsünü temel alarak sunuyor.
Kadıköy Sineması’nda 14.00’da festivalin uzun metraj jüri üyesi yönetmen Rusudan Glurjidze’nin Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yapan ikinci uzun metraj filmi Antika / The Antique gösterilecek. Türkiye’de ilk kez festivalde Adalet Terazisi bölümünde izleyiciyle buluşan Gürcistan’ın Oscar adayı film Rus hükümetinin Gürcüleri sınır dışı ettiği 2006 yılına uzanıyor ve gerçek olaylardan esinleniyor. 16.30 seansında ise festivalin yarışma filmlerinden Boris Lojkine imzalı Süleyman’ın Hikâyesi / The Story of Souleyman ikinci gösterimiyle izleyiciyle buluşacak. Pingyao FF’de En İyi Yönetmen Roberto Rossellini, Cannes Film Festivali Jüri Ödülü ve En İyi Erkek Oyuncu ödülleri kazanan film, Gineli bir ana karakter ile göçmenliğe çarpıcı bir bakış açısı sunuyor. 19.00 seansında Locarno Film Festivali Bugünün Sinemacıları bölümünde dünya prömiyerini yapan ve Vancouver Film Festivali’nde İzleyici Ödülü kazanan festivalin yarışma filmlerinden Kırmızı Çocuklar / Red Path filminin ikinci gösterimi yönetmen Lotfi Achour’un katılımıyla gerçekleşecek. Festivalin Filistin ile Dayanışma bölümü filmlerinden Sıfır Noktasından – Gazze’nin Anlatılmamış Öyküleri 21.30’da projenin ekip üyelerinden, aynı zamanda festivalin kısa metraj film yarışması jürisi olan Ala Abou Ghoush’un katılımıyla izleyicilerle buluşacak. Filistinli yönetmen Rashid Masharawi’nin Gazze’deki filmler ve film yapımcıları için kurduğu Masharawi Fonu’nun projesi olan süreleri üç ila altı dakika arasında değişen farklı türlerde 22 kısa filmde yönetmenler acımasız bombardımanlar, kayıplar ve yokluk içinde hapsedilmelerine dair tanıklıklarıyla, izleyicileri onurlu bir şekilde hayatta kalmak için verdikleri günlük mücadelelerine ortak ediyorlar.
İBB Beyoğlu Sineması’nda ise 14.00 ve 16.30 seanslarında festivalin kısa metraj yarışma filmleri Nikola Ilić’in belgeseli Çıkışlar Tımarhaneden / Exit Through the Cuckoo’s Nest, Elnaz Ghaderpour ve Reza Gamini’nin yönettikleri İbrahim / Abraham, Tanmay Chowdhary’in imzasını taşıyan Leela, Francisco Rodriguez Teare’nin yönettiği Ekimde Gün Ortası / October Noon, Cansu Baydar imzalı Neredeyse Kesinlikle Yanlış, André Hayato Saito imzalı Amarela, Yakup Tekintangaç’ın yönettiği Morî, Masoud Bahmani’nin yönettiği animasyon belgesel Saklanacak Bir Şey Yok / Nothing To Hide, Itxaso Díaz’ın yönettiği Tutsak Kadınlar / Captive Women ve Atakan Yılmaz’ın yönettiği Merhaba Anne, Benim, Lou Lou gösterilecek. Yakup Tekintangaç, Atakan Yılmaz, Cansu Baydar, Reza Gamini ve Elnaz Ghaderpour filmlerine dair merak edilenleri yanıtlamak üzere salonda olacak.