Nefret söylemleriyle bu süreci zehirlemek, ırkçı vandallıkla Türkiye’nin eşsiz misafirperverliğine leke bulaştırmak isteyenler oldu. Ama milletimiz basiret ve ferasetle hareket ederek bu faşist zihniyetin oyununa gelmedi. Bir defa şunun bilinmesini isterim bu saatten sonra Suriye’nin bir kez daha bölünmesine izin veremeyiz. Suriye halkını yıllarca koruduk. Suriye ile kardeşlik imtihanını alınımızın akıyla verdik. Ülke topraklarının yeniden bir çatışma alanı haline gelmesine asla rıza gösteremeyiz.
Kardeş Suriye halkının evlerine geri dönüşünü engellemeye yönelik hiçbir adımı, hiçbir kışkırtmayı kabul edemeyiz. Suriye halkının özgürlüğüne, yeni Suriye yönetiminin istikrarına, kadim Suriye topraklarının bütünlüğüne yönelik her saldırı karşısında Suriye halkıyla birlikte bizi de bulacaktır.
Birlerinin sırtlarını dayadıkları güçlerden aldıkları cesaretleri, fanatik inançları, sapkın ideolojileri, hastalıklı hayallerini uğruna bölgemizi kana ve ateşe bulamasına seyirci kalmayacağız. Hem Suriye’de yaşananlardan hem Filistin’de devam eden trajediden hem de kuzeyimizde süren savaştan çıkardığımız dersler bize bu şekilde hareket etmemiz gerektiğini söylüyor.
Biz herkes için güvenlik, herkes için barış ve refah istiyoruz. Kendi güvenliğimizi, huzurumuzu, siyasi ve ekonomik istikrarımızı garantiye almanın yolu bu iklimi bölgemizin tamamına yaymaktan geçiyor. Aksi takdirde çok büyük emeklerle elde ettiğimiz kazanımlarımızı koruyabilmenin güçlüğünü hep birlikte gördük, yaşadık. Bu vesileyle kardeş Suriye halkını gerçekleştirdikleri bu muhteşem devrim için bir kez daha tebrik ediyorum.
CHP’NİN KIŞKIRTMALARINA EYVALLAH ETMEYECEĞİZ
Ülkemizdeki Suriyeli muhacirlerden evlerine dönme hazırlıkları yapanların tıpkı burada olduğu gibi gittikleri yerlerde de hep yanında olacağız. Gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüşler için gereken kolaylığı sağlarken CHP’nin sebebini çok iyi bildiğimiz kışkırtmalarına da eyvallah etmeyeceğiz.
En son 14-28 Mayıs seçimlerinde nefret söylemlerini körükleyen CHP’nin, Baas rejiminin yıkılmasının getirdiği hırçınlıkla ırkçı nefrete odun taşıma gayretlerinin elbette farkındayız. Kimse kusura bakmasın. Türkiye’nin ve yüce gönüllü Türk milletinin tüm insanlığa örnek olan eşsiz misafirperverliğine üç beş vicdan yoksunu faşistin gölge düşürmesine göz yummayız.
Suriye’nin her anlamda yeniden ayağa kalkması sürecine her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz. Rabbimden dileğim, Filistinli kardeşlerimizin de en kısa sürede güvenlik ve huzura kavuşmalarıdır.
Değerli kardeşlerim, AK Parti olarak biz de kendi içimizde önemli bir süreç yaşıyoruz. Büyük kongre hazırlıklarımız çerçevesinde ilçe kongrelerimizi önemli ölçüde tamamladık. İl kongrelerimize de belirlediğimiz takvime uygun şekilde başladık. Büyükşehirlerimizin kongrelerinin tamamına bizzat katılmayı planlıyorum. Diğer il kongrelerimizde ilgili arkadaşlarımızın gözetiminde yürütülüyor. İnşallah Şubat ayı içinde tüm il kongrelerimizi tamamlamayı hedefliyoruz.
Malumunuz olduğu üzere Türk siyasi tarihinde AK Parti kadar uzun süre iktidarda kalan bir başka parti yoktur. Bu uzun iktidar dönemi bize hem büyük mesuliyetler yüklüyor hem de beraberinde ciddi yenilenme ihtiyacı getiriyor. Mevlana hazretlerinin o meşhur sözünü bir kez daha hatırlayacak olursak: Her gün bir yerden göçmek ne iyi, her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti cancağzım. Ne kadar söz varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”
İşte bizim kongrelerimiz de hem kendi tabanımıza hem milletimize hem dünyaya yeni şeyler söyleme vesilesidir. Dünden çıkardığımız dersler ışığında ama düne de takılıp kalmadan yeni şeyler söyleyeceğimiz kongre sürecimizin partimize yakışır bir şekilde gerçekleştirilmesi çok ama çok önemlidir. Kongrelerimizde gerek görevine devam eden gerek yeni görev üstlenen her bir kardeşimin vazifesi, AK Parti’nin 43-23 yıllık kazanımlarını koruma yanında bunun üzerine yeni katkılar eklemektir.
Maalesef son dönemde teşkilatımızın milletin farklı kesimleriyle yeteri kadar yakın, etkin ve hasbi ilişki kurmakta zorlandığına ilişkin bazı şikayetler duyuyoruz. Hatta aynı serzeniş genel merkezimiz ve meclis grubumuz için de dile getiriliyor. Son mahalli seçimlerde kazanamadığımız belediyelere baktığımızda bu tespitlerin çok da temelsiz olmadığı anlaşılıyor. Bir defa şunu kabul etmemiz lazım. Son mahalli seçim sonuçları bizi Türkiye sosyolojisine uygun olmayan bir tabloyla karşı karşıya bırakmıştır. Milletimiz bunca hizmetin, bunca mücadelenin ardından sandıkta bize beklediğimiz teveccühü göstermemişse sebebini dışarıda değil elbette kendimizde arayacağız.
Demek ki bir yerde eksik yaptık, bir yerde yanlış yaptık, bir yerde gereken duruşu sergileyemedik. Demek ki milletimizin bizden beklediği yakınlığı onlara gösteremedik. Demek ki vatandaşlarımızın hissiyatını doğru bir şekilde okuyamadık. Kongre süreçlerimizi yeni yönetimlerin oluşması yanında işte bu cesur muhasebenin, işte bu hasbi ve samimi özeleştirinin yapılacağı zeminler haline getirmeliyiz.
390 bin ilçe delegemizin kanaatlerini aldığımız ortak akıl toplantılarındaki amaçlarımızdan biri de budur. Siyaset kuşkusuz çok yüksek motivasyon gerektiren bir uğraştır. Ama kendi kendini kandırmak değildir. Bunun için biz asla kendi kendimizi kandırmayacağız. Evvela eksiklerimizi, hatalarımızı, zaaflarımızı, zayıf noktalarımızı doğru şekilde tespit edeceğiz. Ardından en isabetli yöntemlerle bunların çözümü yoluna giderek milletimizin gönlündeki yerini tahkime yöneleceğiz.
Ekonomi programını bozmayacak şekilde, sabit ücretlilerin gelirini en üst seviyeye çıkartmak istiyoruz.