“BU KADAR KAN DÖKÜLMEYECEKTİ”
Cumhurbaşkanımızın Esad’a söylediği konulardan bir tanesi de ‘Suriye’deki Kürtlere vatandaşlık ver eşitlik ver’ demişti. Bugün Suriye Kürtleri diyerek PKK/PYD terör örgütünü savunan siyasi çizginin gündeminde böyle bir değerlendirme yoktu. Astana ve Cenevre süreçleri birbiriyle çelişik süreçler değildi. Bunların hepsini Suriye’deki yerel durumu gerçekleştiriyoruz dedik. Farklı bakış açıların farklı mekanizmaları vardı. İkisinde de yer alan tek ülke Türkiye’ydi. Bununla ilgili defalarca görüşmeler yapıldı. En başta Cumhurbaşkanımız bu telkinleri yaptığı zaman o adımlar atılabilmiş olsaydı, bu kadar kan dökülmeyecekti.
“ÖZGÜR ÖZEL’İN YAPTIĞI ÇAĞRIDAKİ GERÇEKLİKLE BİRBİRİNİN İLGİSİ YOK”
Biz Arap Baharı dalgasını görüp de Suriye ile görüşmeye başladığımızda ABD’den gelen tepki ‘haydut bir devletle görüşmeyin’ olmuştu. Eksen kaymasıyla ilgili propagandanın en zirveye çıktığı konulardan birisi bölge halklarını korumak üzere geliştirilen inisiyatif çerçevesinde Esad’la yapılan görüşmelerdi. Daha sonra John Kerry gitti oraya ziyaret etti. Cumhurbaşkanımızın ‘sahada kan dökülmesin’ dediği gerçeklik ile Özgür Özel’in yaptığı çağrıdaki gerçeklikle birbirinin ilgisi yok.
COLANİ İLE KALIN NE GÖRÜŞTÜ?
Türkiye’nin Colani ile görüşmesi, Suriye Milli Ordusu ve küçük gruplarla görüşmesi bugün değil ki. İstihbarat örgütleri hep görüşüyordu. Amerika’nın bu şekilde nitelemesine rağmen istihbarat örgütleri Amerika’nın onlarla hiç görüşmüyor mudur? İstihbarat örgütleri herhangi şekilde görüşmezse sahada ne olup bittiğini bilemez. Bizim istihbarat örgütlerimiz sahadan hiç çekilmedi. Sahadaki gerçeklik ile masadaki duruşumuz arasında senkronize bağlantı var.