Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kayseri il kongresinde konuştu.
Terörü bitirme konusunda Meclis’te bir mutabakat oluştuğunu belirten Erdoğan, Türkiye Yüzyılında ne teröre ne de bununla bağlantılı acılara yer olmadığını söyleyerek şöyle devam etti:
“DEAŞ tiyatrosuyla bölgemizi cehenneme çevirenler bu defa başaramayacak. YPG terör örgütü Suriye’nin güvenlik huzuru önündeki en büyük engeldir. Bu terör örgütü üzerinden tasarlanan senaryoların geçerliliği kalmamıştır. Bu örgütün de çöpe atılması yakındır. Bundan kaçış, kurtuluş yok”.
Ana muhalefet partisinin içinde büyük bir ciddiyetsizlik olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:
“Ana muhalefet partsinin içinde büyük bir ciddiyetsizlik var. Siyaset mi yapıyorlar oyun mu oynuyorlar belli değil. Muhalefetin içler acısı durumunu sizler de takip ediyorsunuz. Ciddiyetsizlik almış başını gidiyor.
“Ana muhalefet titreyin ve kendinize gelin”
Bölgemizde bunca sorun varken, dünyada kritik gelişmeler yaşanırken malayani bile olmayan işlerle uğraşmayı bırakın, ey ana muhalefet titreyin ve kendinize gelin.
Sınır komşumuz değilmiş gibi ‘Türkiye’nin Suriye’de ne işi var’ dediler. ‘Orta Doğu Bataklığı’ derken kimin penceresinden baktıklarını açıkca gösterdiler.
Yakın geçmişte DEAŞ tiyatrosuyla bölgemizi cehenneme çeviren aynı tezgahın peşindeler ama başaramayacaklar.
Türkiye olarak amacımız, Suriye’deki tüm terör örgütlerinin suhuletle veya zorla tasfiye edilmesini sağlamaktır. Ülkemizdeki Suriyeli muhacirlerden kendi evlerine gönüllü, onurlu olarak dönmek isteyenlere de gerekli kolaylığı sağlayacağız.
“Suriye’ yeni bir döneme girildi”
Suriye’de yeni bir döneme girildi. Sanki sınır komşumuz değilmiş gibi size ne Suriye’den dediler. Bize getirdikleri eleştirilerin hiçbirini binlerce kilometre öteden gelip Suriye’ye müdahale edenlere yapmadılar. ABD’nin Suriye’de ne işi var demediler. İran’ın Rusya’nın Suriye’de ne işi var demediler. Teröristler Türkiye’yi tehdit ederken utanmadan bize mi saldıracak dediler. Kim dedi bunu: Ana muhalefet. Biz benzer cümleleri Libya’da Karabağ’daki kardeşlerimizin yardımına koştuğumuzda da duyduk. Karşımıza dikilenlerin avukatlığını üstlendiler. Gazze’de yaşanan insanlık dramına sesimizi yükselttiğimizde de aynı tavra maruz kaldık”.