İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında 15 ay içinde 40 binden fazla insan hayatını kaybetti, 2 milyondan fazla kişi yerinden edildi, şehir neredeyse tamamen harap oldu. Bu soykırımın ardından, 19 Ocak sabahı ateşkes yürürlüğe girdi.
Ateşkes anlaşmasının 6 haftalık ilk aşaması, Hamas’ın elinde tuttuğu 33 İsrailli rehinenin, İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutuklularla takasını öngörüyor.
İsrail birlikleri, Gazze’nin yoğun nüfuslu bölgelerinden çekilecek ve yerlerinden edilen Filistinliler evlerine dönmeye başlayabilecek. Her gün yüzlerce yardım kamyonunun Gazze’ye girişine izin verilecek.
Anlaşmanın ikinci aşamasında, rehinelerin serbest bırakılması ve İsrail askerlerinin tamamen çekilmesi üzerine müzakereler yapılacak.
Bu aşama, “sürdürülebilir sükuneti” hedefliyor ve 16 gün içinde başlayacak.
Üçüncü ve son aşama ise, kalan rehinelerin cesetlerinin iadesini ve Gazze’nin yeniden inşa sürecini kapsıyor. Ancak bu süreç yıllar alabilir.
Peki, bu ateşkes Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) İsrail ve Netanyahu hükümeti hakkında yürütülen davaları etkiler mi?
Netanyahu, Gazze’de işlenen insanlık suçlarından ötürü hesap verecek mi?
Bu sorular, adalet arayışının merkezinde yer alıyor. Hukuki süreçlerin gidişatı, bölgedeki insani durum kadar dünya kamuoyunun da dikkatle takip ettiği bir konu.
Ateşkes, suçluların yargılanmasını engelleyebilir mi, yoksa uluslararası hukuk için bir dönüm noktası mı olacak?
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Görevlisi Uluslararası Hukuk uzmanı Doç. Dr. Levent Ersin Orallı, ateşkesin hukuki süreçleri nasıl etkileyeceğini değerlendirdi.
“Ateşkes, hukukun ve yargının önüne geçemez”
Doç. Dr. Levent Ersin Orallı’ya göre, kısmi ateşkes umut verici olabilir ancak geçmişte işlenen büyük suçların üzerini örtecek bir barış henüz insanlık tarihinde icat edilmedi.
Netanyahu hükümeti, Gazze’de işlediği suçlarla dünyanın gözleri önünde hesap vermek zorunda. Ancak Orallı, Batı dünyasının bu suçları “görse de anlamadığını” belirterek, uluslararası sistemin adalet konusundaki çifte standardını eleştiriyor:
“Binlerce insanın öldürülmesi, on binlerin yaralanması ve milyonlarca kişinin yerinden edilmesinden sorumlu olanların yargılanmaması düşünülemez. Ateşkes, hukukun ve yargının önüne geçemez.”
Ateşkes, mahkemeleri etkiler mi?
Orallı, ateşkesin hukuki süreçlere zarar vermemesi gerektiğini özellikle vurguluyor. Uluslararası Adalet Divanı’nda Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı soykırım davası ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ile Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında verdiği yakalama kararları, İsrail hükümetinin sorumluluklarının altını çiziyor.
Orallı’ya göre, bu suçların delilleri toplanmış ve süreç başlamış durumda. Barış ya da ateşkesin, bu süreci durdurması mümkün değil.
“Sorumluların yargılanması barışın en temel şartıdır”
Orallı, BM’nin Adalet Divanı ve UCM gibi bağımsız yargı organlarının ateşkesten etkilenmemesi gerektiğini savunuyor. “Adalet, suç kavramını açıkça tanımlamalı ve suçluları işaret etmeli” diyen Orallı, suçluların cezasız kalmasının, sadece hukukun değil, insanlık vicdanının da altını oyacağını ifade ediyor.
Ateşkesin, uluslararası topluma iki devletli çözüm ve Filistin’in bağımsızlığı için bir fırsat yaratabileceğini belirten Orallı, “Ancak geçmişte işlenen suçların yok sayılması, barış sürecinin meşruiyetini zedeler. İsrail’in Cenevre Sözleşmeleri ve soykırımın önlenmesine ilişkin uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiği bir gerçek. Bu suçların sorumlularının yargılanması, bölgedeki kalıcı barışın en temel şartıdır” diyor.
“Adalet, suçların tekrarlanmasını engeller”
Orallı, Netanyahu hükümetinin işlediği suçların uluslararası yargıda net bir şekilde ortaya konulmasının, sadece Filistinliler için değil, İsrail toplumunun geleceği için de kritik olduğunu düşünüyor. “Adalet, sadece mağdurların hakkını teslim etmekle kalmaz, suçluların işlediği suçların bir daha tekrarlanmasını engelleyen bir mekanizma kurar” diyen Orallı, suçluların yargılanmasının, Batı dünyasının da adalet ve medeniyet iddialarını koruyacağını ifade ediyor.
Ateşkes ve barış süreci, umutları artırabilir. Ancak Orallı’ya göre, uluslararası hukuk, işlenen suçları yargılamak için bu süreci beklememeli. Çünkü adalet, sadece bugün için değil, gelecekteki barış için de hayati önemde.
GÜNCEL
2 gün önceGÜNCEL
2 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNCEL
3 gün önceGÜNCEL
3 gün önceGÜNCEL
5 gün önceGÜNCEL
27 Ocak 2025