Francis Ford Coppola‘nın son filmi, kendi finanse ettiği 200 milyon dolarlık rüya projesi “Megalopolis” karışık eleştiriler aldı ve gişede büyük bir fiyaskoya dönüştü. Usta yönetmenin “Megalopolis” kumarında 100 milyon dolardan fazla kaybedeceği tahmin ediliyor ancak görünüşe göre bu onu durdurmayacak. Coppola, ikisini de kendisinin finanse edeceği sıradaki iki film projesini çoktan belirledi.
World of Reel’ın Nisan ayında bildirdiği gibi, yönetmen bir sonraki filmi “Glimpses of the Moon”u “Megalopolis” Cannes’da prömiyer yapmadan aylar önce hazırladı ve çekimlerin çok yakında başlaması bekleniyor.
Coppola, The Washington Post’a Noel tatillerini ailesiyle kutladıktan sonra Londra’ya taşınacağını ve “Glimpses of the Moon”un yapımının burada başlayacağını söyledi. Yönetmen bunu “tuhaf, 30’lar tarzı bir müzikal” olarak tanımlıyor. Film için henüz bir oyuncu kadrosu açıklanmadı.
“Glimpses”, Edith Wharton’ın aynı adlı romanından uyarlanacak ve Leo McCarey’nin “The Awful Truth” adlı eserinden “esinlenecek”. Her iki eser de dostça ayrılan ancak ilk başta düşündüklerinden daha zor bir şekilde birbirlerinden ayrılmayı başaran evli çiftlerin hikayesini konu alıyor.
Coppola, daha önce bu filmi “güçlü dans ve müzik öğeleri” olarak tanımlamıştı. “Bunu çok tuhaf bir karışıma dönüştürdüm” diye ekledi. Coppola’nın yönettiği tek müzikal olan 1981 yapımı “One From the Heart“ı da “tuhaf bir karışım” olarak tarif edebiliriz.
Coppola, “Glimpses”ın, “Megalopolis”in aksine destansı olmayacağını, tüm borcunu ödediği için filmin ulusal sübvansiyonların yardımıyla geleneksel şekilde finanse edileceğini ama hiçbir şekilde ucuz olmayacağını söylüyor.
“Glimpses” çekildikten ve yayınlandıktan sonra Coppola, “muazzam” ve “Megalopolis”ten “daha iddialı” olarak tanımladığı “Distant Vision” adlı son filmini planlıyor. Yönetmen bu filmi ilk olarak 2015 yılında UCLA’nın Oklahoma City Community College kampüsündeki 6.000 metrekarelik bir ses sahnesinde üç hafta boyunca üretilen canlı bir sinema performans parçası olarak düzenledi ve bu çalışmayla “yepyeni bir sanat biçimine” öncülük ettiğini iddia etti.
