Türkiye’nin sınır komşusu Suriye’de yaşanan kritik gelişmeleri takip ettiğine dikkat çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
“Kardeşlerim inanıyorum ki sizler de bizim gibi sınırımızın hemen ötesinde yaşanan kritik gelişmeleri takip ediyorsunuz. İdlib’deki sivillere yönelik artan saldırıların bardağı taşıran damla misali son hadiseleri tetiklediği anlaşılıyor. Türkiye’nin 910 kilometre uzunluğunda sınıra sahip olduğu bir ülkedeki gelişmelere gözlerini kapaması elbette mümkün değildir. Perşembe günkü Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yakışır ciddiyetle sahadaki durumu değerlendirdik. Bir defa şunu çok açık ve net söylemek isterim; bizim hiçbir ülkenin bırakın toprağını çakıl taşında dahi gözümüz yoktur. Türkiye olarak bizim temennimiz komşumuz Suriye’nin 13 yıldır hasretini çektiği huzura istikrara ve barış ortamına süratle kavuşmasıdır. Suriyeli kardeşlerimiz gerçekten çok zor günler geçirdi, çok ağır bedeller ödedi, çok büyük zulümler gördü. Yaklaşık 1 milyon Suriyeli rejimin ve terör örgütlerinin saldırıları sonucu hayatını kaybetti. Kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla siviller canice katledildi. 12 milyona yakın Suriyeli evini, yurdunu, doğduğu toprakları terk etmek zorunda kaldı. On binlerce kadın, çocuk, bebek, yaşlı başka ülkelere göç etmek isterken yollarda can verdi. Cansız bedeni sahile vuran Aylan bebeğin fotoğrafını nasıl unutabiliriz? Kuşatma altında bir dilim ekmek,bir lokma su bulamadığı için ölen sivilleri nasıl unutabiliriz? Türkiye kendisi için istediğini, komşuları için de isteyen bir devlettir. Ekonomik kalkınması, toplumsal huzuru, iş barışı ve güvenliğiyle nasıl bir Antep görmek istiyorsak Halep içinde aynı temennilerde bulunuyoruz. Kardeşlerim Hatay’ın esenliğine nasıl önem veriyorsak Hama’nın, Humus’un, Şam’ın, Rakka’nın, Ayn El Arab’ın da güven içinde olmasını arzu ediyoruz. Aramızda sınırlar olabilir ama bu coğrafyada kaderimizde, kederimizde ortaktır. Bin yıldır bu coğrafyada yan yana yaşıyoruz. İnşallah daha nice asırlar boyunca birlik ve dirlik içinde bir arada olmaya devam edeceğiz. Şu hakikati artık herkesin görmesi ve kabullenmesi gerekiyor. Suriye’de artık siyasi ve diplomatik olarak yeni bir gerçeklik vardır ve Suriye tüm etnik, mezhebi ve dini unsurlarıyla Suriyelilerindir. Kendi ülkelerinin geleceğine karar verecek olan da Suriye halkıdır. Ateşe benzin dökmenin kimseye bir faydası dokunmaz. Jeopolitik hesaplar peşinde koşmanın Suriye halkına katkısı olmaz. Özellikle bölücü terör örgütünün selden kütük kapma hevesiyle hareket ettiğinin farkındayız. Türkiye olarak milli güvenliğimizi ve çıkarlarımızı tehlikeye atacak hiçbir hamleye izin vermeyeceğimizin bilinmesini isterim.”